Aman Dikkat

Her milletin kendine has paylaşılmayan ortak değerleri vardır. Bu değerler kesinlikle dokunulmazdır. Eğer birileri bu ortak değerlere dokunup, sahiplenmeye kalkarsa ülkede huzur bozulur, anarşi baş gösterir. Nitekim yetmişli yıllarda biz bunun örneğini hep beraber yaşadık. Faturasını da 12 Eylül 1980 darbesiyle en ağır bir şekilde ödedik. Bizi 12 Eylüle getiren olayları şöyle bir anımsayacak olursak; Bir siyasi kesim kalkıp milletin dinine sahip çıktı, bir başka kesim milliyetçiliğe sarıldı. Başka bir kesim de onların karşısına geçerek sosyalizm ve komünizm idaresini Türkiye’ye sokmaya kalkıştı. Sonuç malum, yüzlerce ölü, milyarlarca ekonomik kayıp, arkasından askeri darbe ve on yıl geriye gidiş.

Tarihten ibret almadığımız için son günlerde bunlara bir yenisi daha eklendik. Cumhurbaşkanı seçimi kriziyle bir kesim hiç yoktan yere ortak değerimiz olan cumhuriyetimize sahip çıkmaya kalkıştı. Bu amaçla meydanlarda cumhuriyet mitingleri düzenlendi. Meydanlardaki kalabalıkları milyonlarla ifade etmeye kalktılar. Diyelim ki meydanlara bu amaçla beş milyon insan toplandı. Peki, geriye kalan 68 milyon kişi cumhuriyet düşmanı mı?

Şunu herkes iyi bilmelidir ki, kimse kimseden daha çok dindar, daha çok milliyetçi, daha çok vatansever, daha çok cumhuriyetçi değildir, olamazda Ben senden bu yönde farklı düşünüyorum diyebilirsin. Fakat sen bu fikrini her yerde, her ortamda söylemeye kalkarsan, bu da yetmiyormuş gibi fikrini eyleme dönüştürürsen diğer insanları karşına almış olursun. Fikirler etrafında guruplaşmalar, guruplarda zıtlaşmalar, arkasından da çatışmalar meydana gelir. Bu tür girişimlere bilhassa siyasiler çok dikkat etmeli. Böyle olumsuz görüntüler ne yazık ki düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramadı. Bakın işte laik cumhuriyet mitingleriyle çıkan gerginliği fırsat bilen PKK ve onun destekçileri birden bire eylemlerini artırdı. Her gün duyduğumuz şehit haberiyle milletçe kahroluyoruz.

Millet olarak sağduyulu ve dikkatli olmak zorundayız. Ülkemizde kaos yaratıp bizi bölmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Tarih boyunca Türk milleti üzerine sayısız oyunlar oynandı. Bu oynanan oyunların çoğunda maalesef başarılı da oldular. Bu konu ile yazmış olduğum bir şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

                                *                *                    *

                    SENARYOLAR

Ne senaryolar yazıldı Türk’ün tarihinde,

Oynandı birer birer tarihin her devrinde.

Bir oyun tutmaz ise revizyonda öteki,

Bir olmazsa birisi, bekliyor sıradaki.

                     Haçlılar birlik olup savaş için geldiler,

                     Her savaşta hezimet, bin bir kayıp gittiler.

                         Amaçları Türkleri Avrupa’dan atmaktı,

                         Hatta Türk’ün kökünü, tarihten kazımaktı.

Baktılar ki savaşla yürümüyor bu işler,

İçimizden yıkmaya çalıştılar şer güçler.

Dinimiz, töremiz bizi yıkılmaz yapmıştı,

Haçlılar geç de olsa sırrımızı kapmıştı.

Önce inancımıza kancaları attılar,

Dinimize ters düşen hurafeler sattılar.

                        Kanaatkâr bu milleti meta- ya zorladılar,

                        Barbar Türkler diyerek her yerde horladılar.

Sağcı solcu furyası yayıldı zaman zaman,

Sünni Alevi derken vermediler hiç aman.

İşte Türk- Kürt ayrımı yeniden oynanıyor,

Oynanan oyunlar, dönerek deneniyor.

                     Ey Türk! Silkin aslına dön, gelme oyunlara,

                     Birlik ol, gücün olsun, ülkeni soyanlara.

                                *                  *                  *

Genelkurmay başkanımız Sayın Yaşar Büyükanıt Paşa ısrarla Kuzey Irak’a girmekten yana Saddam Hüseyin zamanında Kuzey Irak’a defalarca sınır ötesi harekât yapıldı. Yapılan bu harekâtlar, dağları taşları bombalamaktan başka ne işe yaradı. Kıbrıs Barış Harekâtında olduğu gibi karşında belli bir düşman yok ki girdiğin yerde düşmanın hesabını göresin. Biz daha oraya girmeden haber alıp, hepsi arazi oluyor. Şimdiye kadar yapılan operasyonlarda ne elde ettik ki, şimdi ne elde edeceğiz? Sayın Büyükanıt Paşa Kuzey Irak’a girmekle fısıltı gazetelerinin dediği gibi ülkeyi savaşa sokarak seçimi mi ertelemek istiyor, yoksa daha başka bir hesabı mı var anlamış değilim. Bu kadar askeri tecrübeden sonra ABD’nin bile içinden çıkamadığı bu bataklığa Türk askerini sokmak, hele de ABD ordusu oradayken böyle bir girişimde bulunmak çok tehlikeli.

Neden tehlikeli derseniz? 1915 yılında Rus askerleri Ermeni üniforması giyerek Türkleri arkadan vurdu. Şimdi de ABD askerleri Peşmerge elbisesiyle Türk askerine vurması hiç uzak ihtimal değil. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle yaşanan gerginlik esnasında ABD, birden bire Kuzey Irak’taki yönetimi neden Peşmergelere bıraktı dersiniz. Biraz manidar değil mi?

Bu günlerde siyasi ikbal peşinde koşmak yerine, ülkemizin çıkarlarını düşünmek hem askerin hem de siyasilerin birinci görevi olmak zorunda.